Keiretsu Forum Türkiye Başkanı
Aydın Koç; Mart ayı bülteni için verdiği söyleşide saygın, tecrübeli ve
katılımcı üyelerden oluşan bir yatırımcı grubu yarattıklarını söyledi. Bülten
için görüşlerini paylaşan Aydın Koç, Keiretsu Forum Türkiye’nin açık, etik,
eğitici, ekosistemi destekleyici ve seneler boyunca etkinliği ispatlanmış
süreçleri vasıtasıyla melek yatırımcılık faaliyetlerine ciddi katkı yapacağına inandığını
kaydetti. Keiretsu Forum Türkiye gibi bir platformun değeri ve etkisinin her
geçen ay daha da artacağını belirten Koç, “İleriye dönük amacımız büyümek ve forumu
daha aktif çalışır hale getirmektir” dedi. Yurt dışında ciddi iş tecrübesi olan
Türkler’in, memleketlerine dönerek girişimler başlatmalarının çok önemli
olduğunun altını çizen tecrübeli yönetici, bu durumun teşvik edilmesinin
gerektiğini kaydetti. Aydın Koç, iş tecrübesi az girişimcilere, hedefledikleri
sektördeki lider bir kuruluşta 1-2 sene çalışmalarını önerdi. Böylelikle sektörün
dinamiklerini, iş başlattıklarında gidip konuşabilecekleri insanları
tanıyabileceklerini belirtirken “Melek yatırımcılar da her türlü riskten
arınmış, eksiği noksanı olmayan mükemmel iş planları beklememeliler. Melek
yatırımcının katma değerlerinden biri girişimciye bu konuda kılavuzluk yapmasıdır”
tavsiyesinde bulundu.
Aydın Koç
Keiretsu Forum Türkiye Başkanı
Keiretsu Forum Türkiye Başkanı olarak,
gelecek stratejinizi açıklar mısınız?
Keiretsu Forum Türkiye dünyanın
en büyük melek yatırımcılık platformu olan Keiretsu Forum’un 25. şubesi olarak Eylül
2012’de faaliyetine başladı. Ben 7-8 yıldan bu yana platformun San Francisco yöresindeki
faaliyetlerine katılmaktaydım. Türkiye’de melek yatırımcılığa ve girişimciliğe
olan ilginin hızla artması, Keiretsu Forum Türkiye’nin kurulması için gerekli şartları
hazırladı. Keiretsu Forum Türkiye’nin açık, etik, eğitici, ekosistemi
destekleyici ve seneler boyunca etkinliği ispatlanmış süreçleri vasıtasıyla
melek yatırımcılık faaliyetlerine ciddi katkı yapacağına inanıyoruz.
Şu ana kadar gayet saygın, tecrübeli
ve katılımcı üyelerden oluşan bir yatırımcı grubu yaratmış bulunuyoruz. İleriye
dönük amacımız, bu yatırımcı grubumuzu daha da büyütmek ve daha aktif çalışır
hale getirmektir. Girişimcilere, böyle nezih bir yatırımcı grubuna süratle girişimlerini
tanıtmak fırsatı verdiğimiz için de çok memnunuz. Keiretsu Forum Türkiye toplantısında
sunum yapan bir girişimci, kendi başına belki altı ayda sağlayamayacağı
temaslara o sunum sayesinde ulaşıyor ve girişimi hakkındaki tepkileri
alabiliyor. Bunun da girişimci için ciddi bir değer olduğunu düşünüyoruz. Ayrıca,
Keiretsu Forum Türkiye’nin diğer şubeleri ile olan bağlarımızı daha da
kuvvetlendirmek de arzularımız arasındadır.
Keiretsu Forum Türkiye oluşumundan bu yana geçen zaman, diğer
ülke ve/veya bölge platformlarıyla kıyaslandığında nasıl özellikler sergiliyor?
Kuruluşumuzdan beri geçen 1,5 yılda
oldukça iyi bir ivme yakaladık. Melek yatırımcılık geleneği ve tecrübesi olan
bir ülkedeki yeni bir şehirde şube açmak ile melek yatırımcılığa yeni başlayan
bir ülkedeki ilk şubeyi açmak tabiatıyla aynı olmayacaktır. Ayrıca Keiretsu
Forum Türkiye gibi bir platformun değeri ve etkisi kümülatif olarak her geçen
ay daha artacaktır. Sistem içinde diğer ülkelerde göze batan girişimleri, İstanbul
üye grubumuza da tanıtmak ve yatırım fırsatı vermek konusunda da çok başarılı
olduk. Çeşitli etkinliklerimize katılan yabancı şube üyeleri de Keiretsu Forum
Türkiye’nin kısa zamanda oldukça profesyonel ve olgun bir şube gibi çalıştığını
teyit ediyorlar.
“AR-GE DERİNLİĞİ GELİŞİYOR”
Türkiye’den yaratıcı fikirlerin çıkmamasını neye bağlıyorsunuz?
Türkiye’den yaratıcı fikirlerin
çıkmadığı görüşüne katılmıyorum. Burada kasıt herhalde, Türkiye’den bir anda bütün
dünyada uygulanabilir iş modelleri çıkmadığı. Yeni ve gelişen sektörlerde lider
girişimler çıkabilmesi için o ülkede, bu sektörlerde lider kullanıcılar ve tedarikçiler
olması gerekir. Böylelikle gelişen sektörde henüz karşılanamamış ihtiyaçlar ve fırsatlar
daha kolay tespit edilir. Eskiden yeni gelişmeler hakkındaki bilgilerin Türkiye’ye
ulaşması bayağı bir zaman alıyordu; elektronik ve internet devrimleri bu
transfer süresini Türkiye (ve diğer gelişmekte olan ülkeler) için bayağı kısalttı.
Aynı zamanda, transfer olan bu bilgileri özümseyebilmek için alıcı ülkede belli
bir AR-GE derinliği de olması lazım ki, görülen fırsatları dünya kalitesinde ürünler
haline dönüştürebilsin. Türkiye’de bu AR-GE derinliği henüz yok; ancak gelişiyor.
Aynı yapısal değişiklikler Doğu
Avrupa, Güney Amerika gibi bölgeleri de etkiliyor. Örneğin, 10-15 iş yılını global
ürün gamını hemen hemen dünyanın bütün yörelerinde satan şirketlerde geçirmiş
olan bir girişimci, kendisi bir girişim başlattığında, tabii olarak kendi girişimini
de global olarak düşünüyor ve tasarlıyor.
Aynı süreyi sadece Türkiye pazarını
düşünerek geçirmiş bir kimsenin ise bir girişim başlattığında bir anda global düşünmesi
kolay değil. Bu tip eksiklikler zamanla düzelecektir. Burada önemli bir etken
de yurt dışında ciddi iş tecrübesi geçirmiş Türkler’in memleketlerine dönerek girişimler
başlatmaları. Bunu Türkiye’de eskiye nazaran daha çok görüyoruz; teşvik etmek için
ne yapılsa faydalıdır.
Türkiye’de yeterli sermaye birikimi olmaması melek yatırımların
da mütevazı bütçelerle ilerlemesine neden oluyor. Katılıyor musunuz?
Hayır katılmıyorum. Her ne
kadar Batı ülkeleri ve ABD ile kıyaslanamazsa da Türkiye’de bayağı bir sermaye
birikimi var. Eskiden 50 milyon dolar değeri olan bir firmayı satın alabilmek
sadece 3-4 holdingin yapabileceği bir şeyken, şimdi böyle bir şirket rahatlıkla
15-20 teklif alabilir. Burada tıkanıklık daha ziyade girişimlere yatırım
felsefesinde diye düşünüyorum. Türk yatırımcılar tek başına, hisselerin büyük çoğunluğunu
alarak yatırım yapması gerekir şeklinde düşünüyor. Böyle olunca da, haliyle çok
fazla sayıda yatırım yapamıyorlar.
Gerek melek yatırımcılık gerek
risk sermayesi yatırımları birçok yatırıma katılarak risk çeşitlendirme üzerine
kurulu. Hem girişimin incelenmesinde hem de yatırımın yapılmasında bir grup yatırımcı
beraber hareket ediyor. Böyle olunca da her yatırımcının bir girişime olan katkısı
sınırlı oluyor ve bu da çok daha fazla sayıda yatırım yapabilmesine imkân tanıyor.
Keiretsu Forum Türkiye olarak biz bu konularda yatırımcı ve girişimcilerimizi
bilgilendiriyor, bu yaklaşımın da zamanla değişeceğine inanıyoruz.
Melek yatırım konsepti küresel iş kültürüne yakın olmakla
birlikte Türkiye’de iş yapış şekillerine yabancı; izlenim ve gözlemlerinizi aktarır
mısınız? ABD'deki melek yatırım ikliminden farkı hangi alanlarda gözleniyor?
ABD’de melek yatırımcılık kültürü,
ümit veren her girişimin mümkün mertebe desteklenmesi yönünde. Bunu okullarda
okutmuyorlar ama sektörün önde gelen isim ve firmalarının davranışları; zaman
boyunca aynı kişilerin hem yatırımcı hem de girişimci rolüne soyunmuş olmaları
ve yukarıda bahsettiğim risk çeşitlendirmesi arzusu bunda etken. O yüzden bir
melek yatırımcı, yatırım yapmasa bile elinden geldiği kadar girişimi ileriye götürecek
yardımları karşılık beklemeden yapıyor. Örneğin, kilit endüstri kontaklarına tanıştırıyor,
iş planında gördüğü eksiklikleri anlatıyor, firmaya katkı sağlayabilecek şahıslarla
buluşturuyor, ürün dağıtımıyla ilgili fikirler veriyor. Aynı zamanda gerek girişimci
gerekse yatırımcı “açgözlü” davranmıyor; 10 milyon dolarlık bir şirketin yüzde
90’ı benim olacağına 100 milyon dolarlık bir şirketin yüzde 20’si benim olsun,
daha iyi!” zihniyeti ile davranıyorlar. Bunun sonunda da iş planları daha olgun
hale geliyor. Mesela Keiretsu Forum San Francisco yöresinde sunum yapan girişimlerin
yüzde 40’a yakını yatırım alıyor.
“YATIRIMCI GİRİŞİMCİYE KILAVUZLUK YAPAR”
Melek yatırımcıların dikkat etmesi gereken hususlar nelerdir?
Melek yatırımcılar önce ne
safhada yatırım yaptıklarını hatırlamalılar. Melek yatırım, girişimin ilk safhalarında
yapılır. Bundan dolayı her türlü riskten arınmış, eksiği noksanı olmayan mükemmel
iş planları beklememeliler. Zaten melek yatırımcının katma değerlerinden birisi
de girişimciye bu konuda kılavuzluk yapması.
Aynı zamanda melek yatırımcılık
bir süreç – bazı girişimler başarılı olacak; bazıları da başarısız. İlk kötü sonuçta
vazgeçmemek lazım. Bir girişimin en önemli unsuru, kurucu yönetim kurulu. Zira
planda ileride fark edilecek her türlü hatayı, eksikliği, zorluğu, değişikliği düzeltip
alt edecek olan bu kurucular. Bundan dolayı kurucu takımın kalitesi çok iyi bir
belirti. Ürün ne olursa olsun sonuçta bir organizasyon kuruluyor ve süratle büyüyecek.
Onun için kurucu takım, benzer sektörlerde
işletme tecrübesi kazanmış ve artan sorumluklar alarak kendini ispatlamış kişilerden
oluşuyorsa bu da iyi bir belirti.
İşletmenin karşılaştığı her
engelle ilk defa tanışan bir takımdan ziyade, benzer durumlarla önceden uğraşmış;
hatalarını başka şirketlerde yaparak işletmeciliği ve sektörü öğrenmiş kişiler
başarı şansını arttırır.
Üçüncü önemli husus da girişimin
rekabet avantajını sürekli tutabilmesinin ihtimali ve bunun için neler yapması gerektiği.
Rakipler yeni ürün ve hizmeti fark ettikten sonra kendi farklılığını nasıl
koruyacak?
Fikir üreten gençlere ve girişimcilere, ekonomik konjonktürü
de düşünerek ne tür öneriler vermek istersiniz?
Nüfusun sadece çok küçük bir yüzdesi
girişimci oluyor. Bunun sebebi; girişimciliğin zor olması. Çok kuvvetli irade
ve dayanma gücü gerektiriyor. Gece gündüz işletmenin problemleri ile uğraşmayı
gerektiriyor. Hemen her konuda gün aşırı reddedilmeyle karşı karşıya. Eski işinde
nasıl yapıldığının farkında bile olmadığı birçok iş ve süreci yerleştirmesi
gerekiyor. Ayrıca kurucunun kendi teknik bilgisinden başka türlü çeşitli
kabiliyette insanı uyumlu olarak idare edebilmesi lazım.
Bunlardan dolayı girişimciliği,
“iş bulamıyorum, bari girişimci olayım” veya “geçenlerde aklıma enteresan bir
fikir geldi, bir girişim kurup üreteyim” gibi sebeplerden kesin düşünmesinler.
İş planlarındaki açık veya
gizli varsayımları mümkün mertebe erken bir fazda kanıtlayıp doğrulatsınlar.
Temasta olmaları gereken müstakbel müşteriler, tedarikçiler gibi kesimlerle mülakatlar
yapıp akıllarındaki ürünün ne derece ilgi çektiğini, hangi fiyat seviyesinde
ilgi çekeceğini, ürünün mutlaka olması gereken özelliklerini ve benzer konuları
konuşsunlar. Girişimcinin ürünü, hedef müşteri kitlesini rahatsız eden bir
duruma çare getirmelidir. Müşterinin rahatsızlığı ne kadar akutsa, girişimcinin
eksikliklerine o kadar toleranslı olacaktır.
Bilhassa, iş tecrübesi az girişimcilere,
hedefledikleri sektördeki lider bir kuruluşta 1-2 sene çalışmalarını öneririm. Böylelikle
sektörü, sektördeki anahtar kuruluş ve şahısları öğrenirler. Sektörün nasıl çalıştığını
ve dinamiklerini gözlemlerler. Bilahare iş başlattıklarında gidip konuşabilecekleri
insanlarla tanışırlar. Sektördeki en önemli problemleri öğrenirler. Çalıştıkları
şirketin neyi iyi, neyi kötü yaptığını anlayarak işletme tecrübeleri artar. İleride
kuracakları girişimde takımlarına almak isteyebilecekleri kimselerle arkadaşlık
kurarlar.
Siz bugüne kadar ne tur yatırımlara imza attınız?
Ben, yarı iletken sektöründe yöneticilik
yapmama rağmen değişik sektörlere yatırım yapmayı tercih ediyorum. Örneğin ilaç,
özel arama motoru, kadın modası gibi sektörlerde yatırımım var. “Temporary
staffing” konusunda da eğitim sektöründe eşimle birlikte kurduğumuz ve büyütüp sattığımız
bir firmamız vardı.
Aydın Koç
Keiretsu Forum Türkiye
Yönetim Kurulu Başkanı